Son günlerde "hisseli tapu" kelimesi, birçok kişinin dilinde dolaşıyor. Ancak bu terimin ardında yatan gerçekler, hem korkutucu hem de dikkat çekici bir tablo sunuyor. Ülkemizdeki emlak sektöründe bir süredir yükselişte olan bu aldatmaca, çeşitli dolandırıcılık yöntemleriyle 100 milyonluk bir çark haline gelerek, pek çok masum insanı mağdur etmektedir. Dolandırıcılığın detayları, konuya dair bilgi sahibi olmak isteyenler için oldukça önemli bir mesele haline geldi. Peki, bu dolandırıcılık ağı tam olarak nasıl işliyor? "Hisseli tapu" iddialarının ardındaki gerçek ne? İşte merak edilen soruların yanıtları ve daha fazlası…
Hisseli tapu dolandırıcılığı, görünüşte masum bir emlak satış işlemi gibi başlayabilir. Ancak bu işlemler, çok sayıda kişiyi kandırmak için hazırlanan karmaşık bir sistemin parçası. Dolandırıcılar, sahte belgeler ve yanıltıcı bilgilerle dolu bir tuzak oluşturuyorlar. İlk olarak, dolandırıcılar genellikle kurbanlarını hedef almadan önce yerel emlak pazarını sarıp sarmalayan bir reklam kampanyası düzenliyorlar. Sosyal medya, internet üzerinden satış platformları ve çeşitli ilan siteleri üzerinden dikkat çekici fiyatlarla satışlarını sürdürüyorlar. Kurbanlar, rakiplerine göre daha cazip olan bu fırsatları kaçırmamak için aceleci davranıyorlar.
Dolandırıcılar, kurbanlarına "hisseli tapular" sunarak, onları çok sayıda kişiye bölünmüş bir mülke ortak etmiş gibi gösterebiliyorlar. Bu durumda kurbanlar, aslında ellerinde ne hikmetse gerçek tapu belgeleri olmadan, mülke sahip olduklarını düşünmeye başlıyorlar. Ancak gerçek şu ki, dolandırıcılar bu tapuları daha önceden başka insanlara da satabiliyor; dolayısıyla bir mülk, aynı anda birçok kişi tarafından satın alınmış olabiliyor. Böylece dolandırıcılar, çok sayıda gönülsüz birer müşteriye dolaylı olarak zarar vermiş oluyor.
Bu dolandırıcılık ağına düşen mağdurlar, başlarına gelenleri anlatırken çoğu zaman şok içinde kalıyor. "İlk başta her şey çok gerçekçiydi. Hisseli tapu almayı düşündüm çünkü fiyatı çok uygundu. Sonuçta, hem evim olur hem de yatırım yapmış olurdum" diyen bir mağdur, bu süreçte hissettiği hayal kırıklığını dile getiriyor. Aldığı tapunun hiç geçerli olmadığını öğrenmesi, onu büyük bir maddi zarara uğratmış. Çoğu mağdur, bu dolandırıcılık olayından kısa süre içerisinde haberdar olmuş ve hukuki yollara başvurmuş olsa da, durumun karmaşıklığı ve dolandırıcıların iz bırakmadan kaçışı birçok insanı çaresiz bırakmış durumda.
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, bu tür dolandırıcılıklara karşı önlem alacaklarını açıkladı. Yapılan basın açıklamasında, "Halka yönelik bilgilendirme ve eğitim faaliyetlerinin hızlandırılması, güvenlik birimlerinin bu tür dolandırıcılıklara karşı daha aktif hale gelmesi gerektiği" vurgulandı. Ayrıca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından bankalara ve finansal kuruluşlara yönelik daha sıkı denetim kuralları getirileceği ifade edildi. Bakanlık, mağdurların zararlarının tazmin edilmesi için de çalışmalar yapılacağını duyurdu.
Dolandırıcılık alanında farkındalık oluşturmak için bireylerin, tapu işlemlerinde dikkatli olmaları, mutlaka resmi makamlardan bilgi almaları ve belgelere güvenmeden önce çift kontrol yapmaları gerektiği hatırlatılmaktadır. "Hisseli tapu" olgusu, aslında her mülk işleminde sık sık karşılaşabileceğimiz bir durum, dolayısıyla tüketicilerin dikkatli olması son derece önemlidir. Çoğu insan, "bunun başıma gelmeyeceği" düşüncesiyle hareket ederken, aslında dolandırıcılık çok daha yaygın bir hal almıştır.
Sektörde yaşanan bu tür olaylar, önümüzdeki dönemlerde daha da fazla dikkat çekebilir ve dolandırıcılar yeni yöntemler geliştirebilir. Gerçekten de, emlak alım satımı yaparken dikkat edilmesi gereken pek çok ayrıntı mevcutken, "hisseli tapu" gibi karmaşık yapılar daha fazla insanı cezbetmekte ve mağdurlar yaratmakta. Bu nedenle, tüm vatandaşların bu konuda bilinçlendirilmesi, ne kadar önemli bir mesele olduğu ortadadır. Unutmamak gerekir ki, dolandırıcılara karşı en etkili önlem, bilgi sahibi olmak ve dikkatli davranmaktır.
Sonuç olarak, "hisseli tapu" dolandırıcılığı, yalnızca bireyleri değil, aynı zamanda toplumu derinden etkilemektedir. 100 milyonluk bu çarkın neden olduğu zararları azaltmak, sadece bakanlığın değil, aynı zamanda her bir vatandaşın sorumluluğundadır.