İstanbul'da bir kadının sokak ortasında acımasızca yerlerde sürüklenmesi, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin ne denli ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Olayın videosu sosyal medyada hızla yayıldı ve toplumda büyük bir infial yarattı. Herkes bu vahim görüntülerin arka planında nelerin yattığını sorgulamaya başladı.
Geçtiğimiz hafta sonu, İstanbul'un kalabalık bir caddesinde gerçekleşen olay, çevredeki insanların büyük bir şok içinde tanıklık etmesine yol açtı. Bir grup erkek, bir kadını sokak ortasında agresif bir şekilde yerlerde sürükleyerek fiziksel şiddet uyguladı. Olayın detayları, sosyal medya platformlarında yayıldıkça, pek çok kişi bu duruma tepki gösterdi. Görüntüler, kısa sürede geniş bir kitleye ulaştı ve kadına yönelik şiddetin kabul edilemeyecek boyutlarına dikkat çekti.
Yetkililerin konuya müdahale etmeme sebebi, toplumda tartışmalara yol açtı. Olay anında çevrede bulunanların çoğu, duruma müdahale etmeyi tercih etmedi. Bu durum, şiddetin sessiz tanıkları olarak bilinen insanların rolünü gündeme getirdi. Ne yazık ki, tanık olanlar çoğu zaman ya kayıtsız kalıyor ya da olaya müdahil olmamayı tercih ediyorlar. Bu da kadına yönelik şiddetin daha fazla normalleşmesine neden oluyor.
Kadına yönelik şiddet, Türkiye'nin en büyük toplumsal sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Her yıl binlerce kadın, fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddetin kurbanı oluyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2022 yılında Türkiye genelinde 400'den fazla kadın cinayeti işlendi. Bu sayılar, toplumu çürütücü bir etki yaratıyor ve kadınların hayatlarını tehdit eder hale geliyor. Üstelik, yaşanan her bir olay, bir sonraki şiddet eyleminin habercisi oluyor.
Son dönemde yaşanan olaylar, kadına yönelik şiddetin arttığını gösterirken, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadının toplumdaki yeri üzerine de derinlemesine düşünmeyi gerektiriyor. Kadınların güçlendirilmesi, eğitim olanaklarının arttırılması ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında atılacak adımlar, bu sorunun üstesinden gelinebilmesi için büyük önem taşıyor. Ayrıca, devletin, kurumların ve toplumun bu konuda daha etkin tedbirler alması gerekiyor. Tanıkların olaya müdahale etmeyi öğrenmeleri ve şiddetin normalleşmediğini fark etmeleri, değişimin ilk adımlarından biri olmalı.
İstanbul'daki bu olay, bir kez daha hatırlatıyor ki; kadına şiddet, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir yaradır. Bu yarayı sarabilmek için el birliğiyle mücadele etmemiz gerekiyor. Olayın üzerinden günler geçmesine rağmen, sosyal medyada hala bu görüntüler paylaşılmaya devam ediyor. Kadınların haklarının savunulmasının ve toplumsal dayanışmanın arttığı bir toplum oluşturmak hepimizin sorumluluğu. Hayatı yaşamaya değer kılmak ve kadına şiddeti sona erdirmek için üzerimize düşeni yapmalıyız.