Şırnak'ın küçük bir köyünde yaşayan Gülseren ve Kerem Yalçın adındaki çift, sıradışı bir macerayla tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başardı. Bu çift, inekleriyle yaptıkları yolculuklar sayesinde 16 yılda 6 kıtada 40 farklı ülkeyi keşfetti. İnekleriyle birlikte seyahat eden bu çift, hem kendi hayatlarına hem de sosyo-kültürel ilişkilerine dair derin bir anlayış geliştirdi. Amaçlarının sadece gezmek değil, aynı zamanda yerel kültürleri tanımak ve çiftçilik alanında edindikleri deneyimleri paylaşmak olduğunu belirtiyorlar.
2010 yılında, Gülseren ve Kerem, geleneksel tarım yaşamlarından farklı bir yola baş koymaya karar verdiler. İlk olarak Türkiye'nin çeşitli bölgelerine seyahat etmeye başladılar. Gittikleri her yerde tanıştıkları insanlarla, o bölgenin tarım kültürü hakkında bilgi alışverişinde bulundular. Ancak bu yolculuğun en ilginç yanı, hep yanlarında yüksek motivasyon kaynağı olan inekleriyle seyahat etmeleriydi. Bu durumda, inekler sadece birer hayvan değil; yol arkadaşları ve sembolik birer temsilciler haline geldiler.
Seyahatlerinin ilk durağı, Türkiye’nin güneydoğusundaki iller oldu. Burada tarım uygulamalarını öğrenirken aynı zamanda yerel halkla etkileşime geçme şansı buldular. Her yeni yerleşim yeri, yeni bir deneyim demekti. Giresun'un yaylalarında, Gökçeada'nın deniz kenarında, Gaziantep’in tarihi bölgelerinde bulundular. Bu sıradışı yolculukları boyunca yerel halkla dostane ilişkiler gelişti ve birçok insan çiftin hırslarından etkilenerek kendi yaşam biçimlerini sorgulamaya başladı.
Yolculuklarının ilerleyen dönemlerinde, Avrupa ve Asya'nın çeşitli ülkelerine geçiş yaptılar. Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerde çiftçilik pratiklerini inceleyerek, inek sürüleriyle birlikte katıldıkları festivallere katılarak o ülkenin kültürünü etkili bir şekilde deneyimlediler. Özellikle Almanya’da katıldıkları bir çiftlik festivalinde, yerel üreticilerle tanışarak sürdürülebilir tarım yöntemleri hakkında bilgi edinme fırsatı buldular.
Bu seyahat süreci içerisinde, birçok uluslararası tarım organizasyonu ile de bir araya geldiler. Gülseren ve Kerem, aynı zamanda çiftliğin sürdürülebilirliği üzerine kafa yoran bir çift olarak, birçok seminerde konuşmacı olarak da yer aldı. İnekleriyle sembolik bir seyahat yapan bu çift, tarım alanında farkındalık yaratmayı hedefliyorlar. Her ziyaret ettikleri ülke, onlara yeni bir bilgi, yeni bir bakış açısı ve farklı bir tarım uygulaması kazandırdı.
Gezi masraflarının büyük bir kısmını, kendi sürülerinden elde ettikleri süt ürünleriyle karşılıyorlar. Üretimlerini geleneksel yöntemlerle yapmaya özen gösteriyor ve ulaşabildikleri en organik ürünleri sunuyorlar. Elektronik aletlere bağımlı olmayan yaşam tarzlarıyla, daha doğal bir yaşam sürmeyi savunan çift, sosyal medya üzerinden diğer çiftçilerle etkileşimde bulunarak deneyimlerini paylaşıyorlar.
Sonuç olarak, Gülseren ve Kerem’in 16 yıl süren bu macerası, sadece bir seyahat değil; aynı zamanda çiftçilik, sürdürülebilir yaşam ve yerel kültürlerin derinlemesine anlaşılması için bir serüven oldu. Tarım ve hayvancılıkla iç içe geçmiş bir aşk hikayesi olarak bu yolculuk, birçok insana ilham vererek “seyahat” ve “çiftçilik” kelimelerinin ne kadar geniş ve anlam dolu olduğunu gösterdi. “Hayallerimizi gerçekleştirmek için ineklerimizi yanımıza aldık. Onlar bizim dostlarımız ve yol arkadaşlarımız,” diyor Gülseren. Bu sözler, Gülseren ve Kerem'in sıradışı yolculuklarının ruhunu da özetliyor.