Geleneksel meslekler arasında önemli bir yere sahip olan arıcılık, günümüzde gençlerin de ilgisini çekmeye başladı. Bu alanda bir başarı hikayesi yazan genç arıcı, hem ata mirasını yaşatıyor hem de ürettiği kaliteli bal ile yurt dışından gelen siparişlerle dikkat çekiyor. 800 kovanda bal üreten genç girişimci, aslında bir geleneği modern bir yaklaşımla yeniden canlandırıyor.
25 yaşındaki Ahmet Yılmaz, çocukluğundan beri ailesinin arıcılık yaptığı bir köyde büyüdü. Arıcılığın sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir tutku olduğunu belirten Yılmaz, bu geleneği geleceğe taşımak için üniversite eğitimini de etimoloji üzerine aldı. Eğitiminin ardından ailesinin yanında çalışmaya başlayan Yılmaz, zamanla kendi işini kurmaya karar verdi. 800 kovanla bal üretmeye başlayan genç arıcı, notlarıyla birlikte yurt dışındaki potansiyel müşterileri, fuarları ve ticaret ağını inceleyerek işini büyütme yolunda önemli adımlar attı.
Botanik bilgisi ve çevre duyarlılığı sayesinde, bal üretiminde kaliteden ödün vermeden sürdürülebilir bir dünya oluşturmayı hedefleyen Yılmaz, yerel bitkilerin polinasyonunda arıların rolünü vurguluyor. “Arıların ekosistemin en önemli parçaları olduğunu unutmamak gerekiyor,” diyor. Bu bilincin yanı sıra, ürettiği balların doğal ve katkı maddesi içermeyen formülü ile yurt dışındaki organik ürün pazarına adım atmayı başardı.
Dünyanın dört bir yanındaki sağlık meraklıları ve tatlı severler, doğal balı keşfetmek için arayış içindeler. Yılmaz, özellikle Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına yönelik birçok sipariş alıyor. Bu pazarlar, organik ürünlere yönelik artan talep ile dikkat çekiyor. Yılmaz'ın ürünleri, Türkiye'nin dört bir yanındaki yerel bal çeşitleri arasında fark yaratıyor. Organik sertifikasına sahip olan balı, Avrupa'nın birçok ülkesinde Instagram üzerinden pazarlamasıyla dikkate değer bir kitleye ulaştı.
Yılmaz, “Ürünlerimizi Instagram ve kendi web sitemiz üzerinden tanıtmaya başladığımızda, yurt dışında da ciddi bir ilgiyle karşılaştık. Özellikle doğal yaşamı benimseyen tüketicilerin, organik ve katkısız ürünlere yönelmesi bize büyük bir avantaj sağlıyor,” şeklinde açıklıyor. Arıcılığın zorluklarına rağmen, bu genç girişimcinin hikayesi, yeni nesil çiftçiler için bir ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Özellikle pandeminin etkisiyle evde kalmanın artması, insanların daha sağlıklı ve doğal ürünlere yönelmesine vesile oldu. Yılmaz, bu dönemde internet üzerinden doğrudan müşterilerine ulaşmayı başardığı için yüksek bir talep ile karşılaştığını ifade ediyor. Yurt dışına yaptığı ihracat sayısının giderek arttığını belirten Yılmaz, “Son aylarda Avrupa'nın birçok ülkesine teslimat yapıyoruz. Her gün gelen yeni siparişlerle işimiz büyüyor. Bu beni hem mutlu ediyor hem de arıcılığın ne kadar önemli bir meslek olduğunu bir kez daha gösteriyor,” diyor.
Yılmaz’ın ürettiği bal, lezzeti ile de farklılık yaratıyor. Her sezon farklı çiçeklerden topladığı polenler, ona çeşitli aromalar kazandırıyor. “Yılda altı kez hasat yapıyoruz ve her seferinde farklı tatlar elde ediyoruz. Bu, hem müşterilerimizin beğenisini kazanıyor hem de farklı pazarlar için yeni ürünler sunmamıza olanak tanıyor,” şeklinde ekliyor.
Genç arıcı, ata mirasını yaşatmakla kalmıyor; aynı zamanda kendine sağlam bir gelecek inşa ediyor. Günümüzde arıcılık yapmanın zorluklarına rağmen, Yılmaz, bu alanda sürdürülebilir ve kazançlı bir iş modeli geliştirmeyi başardı. Başarılarının arkasında sadece ticaret değil, aynı zamanda doğaya ve geleneklere duyduğu saygı yatıyor.
Piyasada sağlıklı ve doğal ürünlere olan talebin artmasıyla birlikte Yılmaz’ın hikayesinin daha fazla duyulması bekleniyor. Hem aile geleneğini yaşatan hem de geleceğe yatırım yapan bu genç arıcı, herkes için örnek teşkil ediyor. İlerleyen zamanlarda başka ürünlerle de pazara girmeyi planlayan Yılmaz, ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeyi amaçlıyor.
Başarı hikayesiyle dikkat çeken Yılmaz, genç girişimcilerin umut ışığı olurken, yerli üretimin önemini bir kez daha gündeme taşıyor. Tüketicilerin doğal ve katkı maddesi içermeyen ürünlere yönelmesi, yerel üreticilerin de daha fazla desteklenmesi gerektiğini gösteriyor. Yılmaz’ın hikayesiyle birlikte, arıcılık sadece bir meslek değil, canlanmış bir kültürün ve doğayla olan bağın temsilcisi haline geliyor.